12 Kasım 2015 Perşembe

Asbest her yerde

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) “kanserojen maddeler” listesinde yer alan, Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’de 2010’da yasaklanan asbestin, bu tarihe kadar son 10 yılda 130 bin ton ithal edildiği ortaya çıktı. Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı (ÇESAM) Baran Bozoğlu, “Bu miktara, önceki yıllar ve Türkiye’de üretilenler de eklendiğinde bugün yaşam alanlarımızda yüzbinlerce ton asbest bulunuyor” dedi. Sanayide yoğun olarak kullanılan bu atıklarının, nerede olduğunun bilinmemesi de tehlikeyi daha da artırıyor.
‘Beyan’ edilmiyor
ÇESAM Başkanı Bozoğlu, 2010 yılında kullanımı ve ticareti Bakanlar Kurulu kararı ile yasaklanan asbeste dikkat çekti. Yasaklanana kadarki 10 yılda 130
bin ton asbest ithal edildiğini söyleyen Bozoğlu, daha önceki yıllarda dikkate alındığında Türkiye’de yüzbinlerce ton asbset olduğunu söyledi.
Asbestin hayatın her alanında olduğunu dile getiren Bozoğlu, bulunduğu alandan söküldükten sonra tehlikeli atık olarak tanımlanan asbestin Türkiye’de kaydının sağlıklı tutulmadığını kaydetti.
Eski yapıların, endüstriyel tesislerin yıkılması veya restore edilmesi sürecinde asbestin nereye gittiğinin “beyan” üzerinden takip edildiğini belirten Bozoğlu şu örnekleri verdi:
“Kuito gemisi Aliağa’da söküme alınmadan önce asbest yönünden incelenmedi. Karacabey/ Bursa’daki fabrika binalarında hiç bir önlem alınmadan, çatılar, kazanlar, konserve teneke kutu baskı hattı her şey asbestli olmasına karşın, denetimsiz, asbest uzmanı ve olmadan söküldü.
Ambarlı’da EÜAŞ’a ait Fueloil fabrikasının neredeyse tamamında yoğun asbest bulunuyor. Raporlarda da yer alan bu bilgiye rağmen herhangi bir önlem alınmadı. Bu fabrikada çalışan işçilerin kanser olduğu biliniyor. Pendik’de Cargill’in eski fabrikasının 2013 yılında kontrolsüz sökülmesine göz yumuldu. Daha da vahimi sökülen malzemelerin nereye gittiği bilinmiyor.”

Herkesi tehdit ediyor
Yalnızca söküm işinde çalışan işçilerin değil, halkın ve doğanın da tehlike altında olduğuna söyleyen Bozoğlu, rist altında çalışanları şöyle özetledi: “Madeni üretim işçileri, araba tamircileri, kaynakçılar, altın, gümüş üretim sanatkarları, buhar kazanı, ateş kazanı yapımcılarını, kimyagerler, itfaiyeciler, gaz istasyonunda, yağ rafinerisinde çalışanlar, jeneratör operatörleri, elektrik santralında çalışanlar, demiryolu işçileri, tersane işçileri, yanmaz kumaş tekstil işçileri, yer döşemecileri, inşaat mühendisleri.”
Zararları say say bitmez
Asbest, solunum veya içme suyu yoluyla vücuda girdiğinde başta kanser, akciğer zarları arasında sıvı toplanması, kireçlenme, akciğer zarı kalınlaşması ve akciğer dokusunda bağ dokusu oluşumu hastalıklarına neden oluyor. Ayrıca ciltte yaralara neden olabiliyor. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), kanserojen maddeler listesinde asbest maddesi, kesin kanserojen tanımlanması ile 1. grupta sınıflandırıyor. Sağlığa dair kayıtlar uygun tutulmadığı için ülkemizde asbest nedeniyle kanser olan ve yaşamını yitiren insan sayısı net olarak bilinmiyor.
Kaynak:Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder