26 Kasım 2015 Perşembe

Asbest kullanımı ve ticari kullanımı

Asbest kullanımı ve ticari kullanımı


  • Temel maddesi asbest olan ürünler, uzun ve nitelikli liflerin, tıpkı yün ve pamuk gibi örülmesi ya da dokunmasıyla elde edilen asbest ipliğinden yapılır. Bu ürünler arasında yalıtıcı bantlar, giysiler, contalar, ambalaj malzemesi, halat ve gaz filtreleri sayılabilir. Ateşe dayanıklı eldivenler ve giysilerle,-yanmayan tiyatro perdeleri de bu yolla yapılır. Bu uygulamalarda malzeme, bazen tellerle güçlendirilmiş ya da grafit ve kauçuk emdirilmiş olabilir.
    Kısa lifler (talaşlar), en eskisi ve en iyi bilineni asbest çimentosu olan karışık malzemelerde kullanılır. Asbest çimentosu, XIX. yüzyıl sonlarında Viyanalı bir kağıt ve tahta yapımcısı tarafından bulundu. Talaşa % 20 lif ve % 80 çimento eklenerek elde edilen bu güçlü madde, ilk kez, bir kenarı 40 cm olan kare biçimli düz levhalar halinde pazarlandı.
    Lif ve çimento suda karıştırılarak, bir bulamaç hazırlanır. Bu karışım,hareketli bir kayış üzerine sıvanır ve suyu akıtılır. İnce kaplama daha sonra yeni tabakaların, oluşturulduğu döner bir silindir üzerine alınır; yeterince kalınlaşmca, henüz ıslak ve esnekken, istenen biçim verilir. Üç hafta kurumaya ve olgunlaşmaya bırakılır. Asbest çimentosu levhaları ateşe dayanıklı ve hava geçirmez olduğundan, yapılarda dış kaplama olarak yaygın biçimde kullanılır. Çeşitli maddelerin katılmasıyla ısı ve ses geçirmezlik gibi başka yararlı özellikler de kazandırılan asbest çimentosundan, tavan ve iç duvar kaplamalarında yalıtıcı tabaka olarak yararlanılır.
    Asbestin başka bir kullanım alanım da basınçlı borular oluşturur. Günümüzde bunlar genellikle, dönen metal bir mil üzerine kalın bir tabaka halinde asbest bulamacı sıvanarak üretilir. Bulamaç, 5 metre kadar uzunlukta olabilen milin üzerine yapıştırılır ve bir uçtan kaydırarak alınıp fırında kurutulur.
    Asbest lifleri aynı zamanda, pekiştirilmiş plastik yapımında cam yünüyle birlikte de kullanılır. Öteki tipik uygulamaları arasında ise BORU HATLARI’ndaki aşınmaya dayanıklı astarlar, kimyasal maddeler için depolama tankları ve otomobil parçalan için kırılmaz kalıplar sayılabilir. Atmosferi hızla geçen roketlerde gerekli olan ısı gömleği de, asbestli plastikten yapılmaktadır.
                                                www.istanbulasbestsokumu.com/

Şehir Ortamında Standart Asbest Maruziyeti

Şehir Ortamında Standart Asbest Maruziyeti


PLEVRAL PLAK Asbest maruziyetine bağlı olarak en sık oluşan ve pariyetal plevrada yerleşmiş subplevral benign fibröz lezyonlardır. Akciğer filminde yüksek dansiteli ve belli bir segmente sınırlı olmayan ve sıklıkla bilateral lezyonlar olarak görülürler. Çoğu zaman apeksler ve kostoftenik sinüsler tutulmaz. Uzunlukları birkaç mm’den cm’ye değişebilir.Aynca, perikart ve plevranın mediastinal kısmında da yerleşebilirler. Çok az miktardaki asbest teması ile de oluşurlar. Radyolojik olarak tespit edilebilen PP insidansı genel populasyonda % 0-1.3, asbeste maruz kalan işçilerde ise % 0.1-58. Çok az miktardaki asbest lifi bile PP oluşumu için yeterli. Plevral plak ile karsinom arasındaki ilişki şüpheli DİFFÜZ PLEVRAL KALINLAŞMA-1 Kostofrenik açıyı da kapsayacak şekilde plevranın kraniokaudal yönden en az 8-10 cm, lateral en az 5 cm olacak şekilde 3 mm’den daha fazla kalınlaşmasıdır (Genellikle 4. interkostal mesafede başlar). Plevral plak paryetal plevrayı etkilerken DPK, genellikle visseral plevranın hastalığıdır. Plevral plakların aksine kostofrenik açı, apeks ve interlober fissürler de tutulabilir. Tedavisinde genellikle cerrahi dekortikasyon yetersizdir. DİFFÜZ PLEVRAL KALINLAŞMA-2 Oluşumunda 3 farklı mekanizma öne sürülmüştür. 1. Büyük plevral plakların birleşmesi 2. Visseral plevrada yoğun fibrozis gelişmesi ve sonuçta pariyetal ve visseral plevrada adezyon gelişmesi (Olguların % 10-30’unda bu mekanizma sorumlu) (Asbest lifleri tarafından makrofajların uyarılması Bunlardan bazı sitokin ve büyüme faktörlerinin salınması Fibroblastik aktivitenin stimülasyonu 3. Benign plevral effüzyonun fibrotik rezolüsyonu Bu da sonuçta DPK ile sonuçlanır. Bilateral plevra sıvı ROUNDED ATELEKTAZİ (BLESOVSKY SENDROMU) Plevral yüzeylerin birbirleriyle kaynaşması sonucu komşu akciğer dokusunda meydana gelen atelektatik görünümdür. Radyografik olarak akciğer bazalinde subplevral yuvarlak bir kitle olarak görülür. Damar ve bronş yapısının lezyona doğru yönelmesi-comet tail- komşuluğundaki plevranın kalınlaşmış olması ve o lobta hacim kaybı önemli CT bulgularıdır ROUNDED ATELEKTAZİ-2 Asbest maruziyeti Paryetal ve visseral plevranın kalınlaşması Bu iki plevral yaprağın birbirine yapışması Kaynaşan plevral yaprakların hemen bitişiklerindeki akciğer dokusunu immobilize etmeleri İmmobil akciğerin atelektaziye uğraması Kendi etrafında dönmesi ROUNDED ATELEKTAZİ ROUNDED ATELECTASIS Round atelektazi ASBESTOZİS İnterstisyum ve alveol boşluklarında inflamatuar hücre birikimi hem parenkimal hasar hem de bunu izleyen fibrozise neden olur. Olayı başlatan esas hücre makrofajlardır. Nötrofil, eozinofil ve lenfositlerde ayrıca rol oynar. En erken saptanan patolojik değişim respiratuar bronşiollerin duvarında saptanan fibrozistir (nonspesifik bulgu). Daha sonra terminal bronşioller ile alveoler duktusların duvarlarında komşu alveoler septalarda fibrozis oluşur. Alveol, alveoler duktus ve respiratuar bronşiollerin obliterasyonu sonucunda bal peteği görünümü oluşur. BENİGN ASBEST PLÖREZİSİ o Asbeste bağlı plevral hastalıkların en erken oluşan formudur. o Genelde az miktarda ve tek taraflı olup asemptomatiktir. o Spontan olarak birkaç ay içinde kaybolursa da bazen tekrarlayabilir. o Sıvı eksudatik vasıfta olup serohemorajiktir. Sıvıda eozinofili saptanabilir. BENİGN ASBEST PLÖREZİSİ Asbest temasından birkaç yıl sonra ortaya çıkabileceği gibi bu latent süre bazen 50 yılı bulabilir. Hastalığın patogenezi tam bilinmiyor. Asbest liflerinin makrofajlar ve lenfatikler aracılığı ile plevraya ulaşması Mekanik irritasyon oluşturması Kemotaktik aktivitenin stimülasyonu(Özellikle IL-8) PNL’lerin uyarılması Eksudatif vasıfta plevral effüzyonun oluşması (?). BENİGN ASBEST PLÖREZİSİNDE TANI 1- Ananmezde asbest maruziyeti 2- Plevral efüzyonun diğer nedenlerinin ekarte edilmesi 3- Efüzyonun benign olduğunu doğrulamak için en az 3 yıllık takip ASBEST VE AKCİĞER KANSERLERİ Asbestin akciğer kanser oluşturması için gerekli durumlar (mezotelyoma için bu geçerli değil) Asbestozis Sigara içilmesi (Sigara içenlerde polisiklik hidrokarbon deriveleri gibi bazı karsinojenlerin, liflerin yüzeyinde tutularak asbestin yoğun biriktiği bölgelerde karsinojen konsantrasyonunun yükselmesi sonucu kanser riski artması ???, asbest liflerinin diğer karsinojenlerin oluşturduğu DNA hasarını çok belirgin olarak artırması ve aynı zamanda kendisinin serbest oksijen radikalleri aracılığı ile DNA hasarı oluşturması) Sonuçta sigara, asbest ve fibrozis gibi üç karsinojenik etkenin sinerjistik olarak çalışması kanser riskini belirgin olarak artırır. Malign Plevral Mezotelyoma Mezotelyoma, seröz zarları örten tek katlı epitelden kaynaklanan ve etyolojisinde en fazla asbestin suçlandığı tümöre verilen isimdir. o Mezotelyoma etyolojisinde en fazla suçlanan etken asbest lifleri ve özelikle krokidolit lifidir. Uzun liflerin bronş epitelini hasarlandırması ve akciğer dokusuna penetrasyonu çok yüksek olduğundan bunlar daha karsinojenik kabul edilir. o Mezotelyoma oluşumunda bildirilen bazı risk faktörleri şunlardır. Kümülatif maruziyet Asbest lif tipi İlk maruziyetten sonra geçen süre Genetik faktörler Erkek cinsiyet MEZOTELYOMA Pass HI. Clinical Lung Cancer, 2001 Mezotelyoma nadir görülen bir hastalıktır ve gelişmiş ülkelerde insidansı kadınlarda 1-5 milyon/yıl iken erkeklerde bu oran 5- 10 kat daha yüksektir. Güney Afrika veya Avustralya gibi ülkelerde ağır derecede asbeste maruz kalanların % 10’unda mezotelyoma gelişir. Semptomlar o Hastaların başvuru anındaki yaşı ortalama 50 yaştır. o Olguların yaklaşık % 25’i 40 yaşın altında. Mesleksel temas sonucu gelişen mezotelyomada ise hastalar daha yaşlı. o Çevresel nedenli MPM olgularında E/K oranı 1.1 ile 1.9 arasında değişmekte; yani nispeten eşit. o Semptomların başlaması ile Dr.a başvurmaları arasında geçen süre ortalama 5 ay. KLASİK MEZOTELYOMA ŞÜPHELİ OLGU, 15 YILDAN FAZLA ASBEST TEMASI OLUP TEK TARAFLI PLEVRAL SIVI VE PLEVRAL KALINLAŞMASI OLAN VAKADIR. STANDART AKCİĞER RADYOGRAFİSİ o En sık saptanan bulgu, akciğer periferinde irregüler nodüler opasiteler ve buna eşlik eden ipsilateral plevral sıvıdır. o İleri dönemlerde hemitoraksın tümünü kapsayan plevral kitle, aynı alanda hacimde azalma veya artış vs saptanır.
http://www.istanbulasbestsokumu.com/

Asbest Hastalığı

Asbest Hastalığı

Akciğer zarı tümörlerinin büyük bir kısmı metastatik kanserlerden kaynaklanmaktadır. Primer tümörlerinin oranı yüzde 3’ü geçmemektedir. En sık görünen plevral mezotelyoma (akciğer zarı) tümörü; akciğer zarının yanı sıra karın zarı, nadir olarak da kalp zarından kaynaklanmaktadır. Tümörün ülkelere göre dağılımı, bölgelere göre değişiklik göstermektedir.
ÇOK YAYGIN KULLANILIYOR
Asbest denilen maddeye maruz kalmak kanser oluşumu için çok önemlidir. Bu hastalığa yakalananların öykülerinde, yüzde 70 asbestle temas bulunmaktadır.
Asbest ile akciğer zarı tümörleri arasındaki ilişki, bilim adamları tarafından ilk kez 1960’da ortaya çıkarılmıştır.
Mesleksel maruz kalmanın dışında çevresel asbest tehdidi de özellikle Türkiye için önemli bir sorundur.
Asbest; Güneydoğu Anadolu’nun kırsal alanlarında halen evlerin boyanmasında yaygın olarak kullanılmaktadır.
ORTALAMA OLGU YAŞI 60
Asbest, genellikle en çok Kanada’da üretilir ve dünyada pek çok endüstriyel faaliyetlerde rol oynar. Çatı kaplamalarından izolasyonlara ve araba balatalarına kadar hayatımızın pek çok alanına girmiştir. Dünyada kontrol altına alınmaya çalışılsa da Kanada’da hâlâ büyük oranda kullanılan en büyük gelir kaynaklarından biridir.
Akciğer zarı kanserleri, adeno karsinom grubuyla karıştırılabilir. Patologların bu iki hastalığın ayrımını çok iyi yapması gerekmektedir. Akciğer zarı kanserlerinin görülme sıklığı 40 ila 70 yaşları arasında yoğun olup ortalama olgu yaşı 60’tır.NEFES DARLIĞI İLE ORTAYA ÇIKIYOR
Akciğer zarı tümörleri; göğüs ağrısı ve nefes darlığı ile belirti verir. Olguların yüzde 95’inde başlangıçta akciğer zarında sıvı mevcuttur. Öksürük, kilo kaybı ve ateş görülebilir.
Tümörün büyümesi ile plevral zar arasındaki boşluk tamamen kaybolur. Akciğer tamamen tümöral doku ile çevrelenir ve çalışamaz duruma gelir.AĞRILAR ARTAR
Yutma güçlüğü, tümörün sinirler üzerine baskı yapması nedeniyle ses kısıklığı, kalp zarında sıvı toplanması, kafada ödem ve ağır nefes darlığı oluşması durumunda acil müdahale gerekir.
Hastalık belirtileri dayanılmaz ağrılara neden olur. Tümörün ilerlemesi ile nefes darlığı ve ağrının dozu artar. Akciğer zarını zırh gibi saran tümör, akciğerin hareketlerini sınırlar.TEDAVİYİ DESTEKLEMEK İÇİN ŞEKERSİZ KAHVE
Günde bir tatlı kaşığı zerdeçal tüketilmesi ve hastanın beyaz şeker, beyaz un ile esmer şekerden tam olarak uzak durması gerekmektedir.
Günde beş fincan şekersiz kahve içilmesinin de tedaviyi desteklediği bilinmektedir.
Boswelia Serrata adlı bitkinin akciğer yapışıklığını azalttığı, astragalus bitkisinin ise hayvan deneylerinde faydalı olduğu iddia edilmektedir.
İdrar söktürücü olarak maydanoz, kiraz sapı, mısır püskülü, avokado, defne yaprağı gibi çaylar tavsiye edilir.
Yeşil çay, ısırgan yaprağı ve kökünün faydaları da hayvan deneylerinde görülmüştür.TEŞHİSTE MR’IN ROLÜ ÇOK ÖNEMLİ
Akciğer zarı kanseri olgusu, akciğer filminde sıvı ile gözlenir. Akciğer zarında kalınlaşma, nodül veya kitleler yaygın olarak izlenir. Hastalığın yaygınlığının saptanmasında bilgisayarlı tomografi (BT) etkilidir.BİYOPSİ İLE NETLEŞİR
Hastaların yüzde 92’sinde zarda kalınlaşma, yüzde 74’ünde sıvı görülür. Diğer ciğerde de sıvı birikimi ve kistik kalınlaşmalara rastlanır. MR yani manyetik rezonans görüntülemesi ise bu hastalığın teşhisinde önemli rol oynar.
MR sonucunda akciğer zarında toplanan sıvı; koyu, yapışkan, bazen kanlı sıvı olarak gözükür.
Ultrason (USG) eşliğinde trucut biyopsi de teşhisi netleştirmeye yardımcı olur. Ayrıca açık biyopsi de çok daha garantili sonuçlar verir.
www.istanbulasbestsokumu.com

20 Kasım 2015 Cuma

Asbest Tespit ve Söküm Uzmanlığı

Asbest Anadolu’nun birçok yöresinde bulunmakta ve halkımız tarafından bilinçsizce kullanılmaktadır. Köylüler, asbesti evlerinin damlarına sermek, evlerini badana yapmak için ve küçük çocuklarda pudra yerine kullanırlar. Amasya bölgesinde ve Kayılar yörüklerinde ise bebekler, höllük toprağı olarak bilinen ısıtılmış asbestle sarılm
aktadır. Bu uygulamalar sırasında havaya karışan asbest lifleri yoğun şekilde solunur. Asbest, onu topraktan çıkaran ve kullanan köylülerden başka, asbestin kullanıldığı endüstri alanlarında çalışan işçiler için de çok zararlıdır. Diyarbakır’ın Çermik ve Çüngüş, Eskişehir’in Mihalıççık, Kaymaz ve Çifteler, Denizli’nin Tavas, Kütahya’nın Aslanapa ve Gediz, Konya’nın Ereğli, Halkapınar, Karaman’nın Ayrancı, Sivas’ın Yıldızeli, Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesine bağlı Büyüktatlı ve Şarkışla, Şanlıurfa’nın Siverek Elazığ’ın Maden ve Palu ilçeleri ülkemizde asbeste bağlı hastalıkların sık görüldüğü yerlerdir. Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, kansere neden olan asbestin, Türkiye’de üretim, kullanım, piyasa arzı ile asbest içeren eşyaların piyasaya arzını 31 Aralık 2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yasakladı. Asbest ya da amyant, ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere çok dayanıklı lifli yapıda kanserojen bir mineral. Halk arasında ak toprak, çorak toprak, gök toprak, çelpek, höllük veya ceren toprağı gibi isimlerle de bilinir
3.000′ den fazla kullanım alanı olan asbestten, özellikle gemi, uçak, otomobil sanayiinde, makine konstrüksiyonlarında yağlayıcı madde ve sızdırmazlık elemanı olarak, inşaat sektöründe, ısı ve ses izolasyonunda yaygın olarak yararlanılmıştır.

19 Kasım 2015 Perşembe

155 sayılı sözleşme ne diyor?

ILO’nun 1981 yılında kabul ettiği 155 sayılı sözleşme, iş güvenliğinde üye ülkelerin izleyecekleri ana politikaları belirliyor. Sözleşmeye göre, üye ülkeler işle bağlantılı olan veya işin yürütümü sırasında ortaya çıkan kaza ve yaralanmaları, çalışma ortamında bulunan tehlike nedenlerini mümkün olduğu ölçüde asgariye indirerek önlemekle yükümlü olurken; yapılması gereken bazı düzenlemeler de şöyle sıralanıyor: “İş sağlığı ve güvenliği ve çalışma ortamı ile ilgili durum; sorunların tespiti, bunların çözümü için etkin metotların geliştirilmesi, öncelikler ve sonuçların değerlendirilmesi amacıyla, ya top yekun, ya da belirli alanlar itibariyle belirli aralıklarla gözden geçirilecektir. İş sağlığı ve güvenliği ve çalışma ortamına ilişkin ilgili mevzuatın uygulanması uygun ve yeterli bir denetim sistemi ile güvence altına alınacaktır. Yürütme sistemi, mevzuat ihlallerine karşı yeterli cezalar öngörecektir. Yasal yükümlülüklere uymalarına yardım amacıyla, işverenler ve işçiler için yol gösterici tedbirler alınacaktır.”

Türkiyeye, dünyada iş güvenliğine uymadığı için incelenen tek ülke oldu

Türkiye, dünyada iş güvenliğine uymadığı için incelenen tek ülke oldu
Son yıllarda yaşanan iş kazaları sonrası, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye’yi 25 ülkenin yer aldığı ‘kısa liste’ye aldı. Artık Türkiye’nin iş güvenliği konusunda ILO’yu ikna etmesi gerekecek. Aksi takdirde Türkiye, bu yıl ilk iş kazaları nedeniyle ‘utanç listesi’ne girecek.
ULUSLARARASI Çalışma Örgütü’nden (ILO) Türkiye’ye kötü haber var. ILO’nun Cenevre’de yapılan yıllık toplantılarında, Türkiye iş güvenliğinde ILO sözleşmelerini imzaladığı halde uygulamayan 25 ülke arasına girdi. 10 Haziran’da da Türkiye’nin durumu yapılacak toplantıda tüm ILO üyeleri tarafından değerlendirilecek. Değerlendirmenin ardından Türkiye’nin hemen hemen her yıl işçi haklarına yönelik eksik uygulamları nedeniyle girdiği ‘utanç listesi’ne yine dahil olma riskiyle karşı karşıya.
TEK ÜLKE OLACAK
İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan ILO, her yıl Cenevre’de toplanan Uluslararası Çalışma Konferansı’nda uluslararası asgari çalışma standartlarını ve ILO’nun genişletilmiş politikalarını masaya yatırıyor. Ayrıca ILO sözleşmelerini imzalayan ülkelerin durumunu mercek altına alıyor ve ILO koşullarına uymadığı belirlenen 25 ülkeyi “kısa listeye” (Short list) alıyor. Bu kapsamda geçtiğimiz günlerde çalışmalarına başlayan konferansta, Türkiye’nin de kısa listeye girmesine karar verildi. Maden faciaları ve arka arkaya yaşanan iş kazalarının söz konusu kararın en önemli nedeni olduğuna vurgu yapılırken; Türkiye’nin listeye 155 sayılı iş güvenliği sözleşmesine uymadığı için giren tek ülke niteliğinde olduğu belirtiliyor.
TÜRKİYE MASADA
Türkiye’nin kısa listenin ardından ILO’dan uyarı veya kınama alabileceği ‘utanç listesi’ne girme ihtimali bulunuyor. İlk olarak 10 Haziran’da Türkiye’dek iş güvenliği uygulamaları ve sorunları ILO’da tartışılacak. Yetkililer daha sonraki aşamaları ise, “Bu konunun konferansta görüşülmesi, bu alanda hükümetin önlem almasına yönelik tavsiyeleri içeren bir dizi kararın benimsenmesi ile neticelenecektir. Hükümet ise konuyla ilgili çalışmalarını raporlayacak. Bu raporun son teslim tarihi 1 Eylül 2015. Uzmanlar Komitesi, bu raporu bu yılın kasım-aralık ayında inceleyecek” olarak açıklıyor.
BÜYÜK BİR PRESTİJ KAYBI
BİR yetkili Türkiye’nin ILO tarafından kısa listeye alınmasının “prestij kaybına” yol açacağını belirtti. Yetkili şu bilgileri verdi: “Uluslararası Çalışma Konferansı sırasında bir ülkenin Sözleşmelerin Uygulanması Komitesi tarafından kısa listeye alınarak görüşülmesi, o ülkede ILO Sözleşmelerinin uygulanmasıyla ilgili bir takım sıkıntıların olduğunu tüm dünyaya göstermekte, bu da görüşülen ülke açısında bir prestij kaybına sebep olmaktadır. Dolayısıyla burada cezai bir yaptırım sözkonusu olmayıp, daha çok caydırıcılık faktörü ön plandadır.”
İŞ CİNAYETLERİ AZALMIYOR
İŞÇİ Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’ne göre, 2014 yılında Türkiye’de bin 886 çalışan hayatını kaybetti. 301 kişinin can verdiği Soma’nın yanı sıra, Torunlar ve Ermenek’teki facialar sonrasında iş güvenliği alanındaki sıkıntılar kamuoyunda uzun bir süre tartışıldı. İSİG’in verilerine göre bu yıl da ocak ayında en az 128, şubat ayında en az 85, mart ayında en az 139, nisan ayında ise en az 130 işçi olmak üzere toplam 482 işçi hayatını kaybetti.
Kaynak: hurriyet.com.tr

18 Kasım 2015 Çarşamba

Basınçlı Ekipmanların Periyodik Muayenesi

Basınçlı Ekipmanlar

Makinelerin veya parçalarının zamanla işlevini yitirmesi iş kazaların artmasına neden olmaktadır. Bu yüzden gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması bir gereklilik olmuştur.
İş Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’ne göre işletmelerde kullanılan basınçlı kapların periyodik kontrollerinin konularında uzman olan yetkin personel tarafından yapılması zorunlu hale getirilmiştir.
İş Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü”ne göre basınçlı kapların yılda 1 (bir) kez periyodik kontrollerinin yapılması gerekmektedir. Genel olarak basınçlı kaplar aşağıda belirtilmiştir.

Basınçlı Kaplar:
  • Kazan
  • Otoklav
  • Hava Tankı
  • Kompresör
  • Hidrofor
  • Genleşme tankı
  • Diğer basınçlı kaplar

17 Kasım 2015 Salı

İş kazalarında 8 ayda 1138 işçi öldü

İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin Eylül ayında açıkladığı rapora göre ilk 8 ayda bin 138 işçi hayatını kaybetti. En çok iş kazası tarım ve orman, inşaat ve taşımacılık sektöründe yaşanırken, iş kazalarının nedenleri arasında en çok servis kazası, ezilme, düşme ve elektrik çarpması görülüyor.

İş sağlığı ve güvenliği Meclisi’nin Ağustos ayı raporunu yorumlayan İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü ve İş Sağlığı ve Güvenliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel, rapora göre Ağustos ayında 7’si kadın, 151’i erkek işçi olmak üzere toplam 158 işçinin hayatını kaybettiğini ve ölenlerden en az yedisinin çocuk işçi olduğunu ifade etti. Erenel, Türkiye’nin son yıllarda artış gösteren maden ve iş kazaları sonucunda Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) kısa listesine alındığını ve bu listenin ILO sözleşmelerini onayladığı halde gereğini yerine getirmeyen 25 ülkeden oluştuğunu belirtti. Erenel, Türkiye’nin bir sonraki aşama olan kara listeye girmemesi için imzaladığı sözleşmelerin gereğini yerine getirmesi gerektiğini hatırlatarak, Türkiye’nin bu ayın başında ILO’ya yaptığı çalışmalara yer verdiği rapor göndermesi gerektiğini söyledi.
TÜRKİYE ILO’NUN KISA LİSTESİNDE
ILO’nun 1981 yılında kabul ettiği 155 sayılı ‘İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin Sözleşme, bunu onaylayan ülkelerin iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülüklerini içeriyor. Türkiye’nin sözleşme koşullarını uygulamaması ve iş kazalarının artması sunucunda ciddi eleştiriler yöneltildi ve kısa listeye alındı.
Türkiye’nin Avrupa’da ve dünyada inşaat, tarım ve madencilik sektörlerinde yaşanan iş kazaları açısından yıllardır ilk sıralarda yer aldığına dikkat çeken Fahri Erenel, en çok iş kazası yaşanan inşaat, maden ve tarım alanlarındaki iş sağlığı ve güvenliğine yönelik hukuki uygulamaları şöyle değerlendirdi:
“Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 167 sayılı İnşaat İşlerinde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi ile 176 sayılı Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi, Soma maden kazasından sonra kamuoyu bakısı nedeniyle TBMM’de onaylandı ve yürürlüğe girdi. Yürürlüğe girmeyen 184 sayılı Tarımda İş Sağlığı ve Güvenliği Sözleşmesi’ni ise Türkiye geçmişten bugüne imzalamıyor. Bu sözleşme 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda yazan hususların uygulanmasını içeriyor” dedi.
İŞÇİ ÖLÜMLERİ EN ÇOK TARIM SEKTÖRÜNDE
Ağustos ayında en çok yüzde 27 tarım ve orman sektöründe ancak ağırlıklı olarak tarım, yaklaşık yüzde 25 inşaat ve ulaşım sektöründe iş kazası yaşandığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel, ölüm nedenleri arasında yüzde 27 ile trafik/servis kazalarının, yüzde 22 ezilme ve göçük, yüzde 12 düşme ve yüzde 11 ile elektrik çarpmasının yer aldığı bilgisini verdi. Ağustos ayı raporunda yer alan 28 emekli veya emeklilik çağındaki işçi ölümlerindeki artışına dikkat çeken Fahri Erenel, 4 göçmen işçinin yanı sıra son 1,5 aydır artan terör olayları nedeniyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde terör örgütünün doğrudan ya da dolaylı hedefi olan işçilerin de hayatlarını kaybettiğini söyledi.
Kaynak: hurriyet.com.tr

İş Kazaları Nedenleri



Belirli bir zarara ya da yaralanmaya neden olan beklenmeyen ve önceden planlanmamış bir olaydır.(Uluslar Arası Çalışma Örgütü ILO Ansiklopedisi)
Önceden planlanmamış, çoğu kez kişisel yaralanmalara, makinaların, araç ve gereçlerin zarara uğramasına, üretimin bir süre durmasına yol açan bir olaydır. (Dünya Sağlık Örgütü WHO)
Aşağıdaki hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ve ruhen özüre uğratan olaydır.
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,
(5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Madde : 13)
2. İŞ KAZALARININ SINIFLANDIRILMASI

İş kazaları, olayın meydana gelme şekline, olay sonucu oluşan zararın niteliğine, kaza olayının sonuçlarına bağlı olarak değişik şekillerde sınıflandırılmaktadır.

2.1. Yaralanmanın Ağırlığına Göre

Yaralanma ile sonuçlanan kazalar,
Bir günden fazla işten uzaklaşmaya neden olacak tedavi gerektirmeyen kazalar,
Bir günden fazla işten uzaklaşmayı gerektiren kazalar,
Sürekli iş göremezliğe neden olan kazalar,
Ölüm ile sonuçlanan kazalar.
2.2. Yaralanmanın Cinsine Göre

Kafa yaralanmaları (baş, göz, yüz vb.),
Boyun omurga yaralanmaları,
Göğüs kafesi ve solunum organları yaralanmaları,
Kalça, dizkapağı, uyluk kemiği yaralanmaları,
Omuz, üst kol, dirsek yaralanmaları,
Ön kol, el bileği, el içi, parmak yaralanmaları,
Diz kapağı, baldır, ayak yaralanmaları,
İç organ yaralanmaları,
Ruhsal ve sinirsel tahribat yapan kazalar.
2.3. Kazanın Cinsine Göre

Düşme, incinme,
Parça, malzeme düşmesi,
Göze yabancı cisim kaçması,
Yanma,
Makinalardan olan kazalar,
El aletlerinden olan kazalar,
Elektrik kazaları
Ezilme, sıkışma,
Patlamalar,
Zararlı ve tehlikeli maddelere değme sonucu oluşan kazalar.
3. İŞ KAZALARININ NEDENLERİ

İnsanlığın temel gereksinmelerinin karşılanması için gerekli olan maddi servetlerin yaratılması, üretim etkinliği ile sağlanabilmiştir. Üretimi gerçekleştirebilmek için ise; işyeri, üretim araçları, enerji kaynakları, hammadde ve yardımcı maddeler ile çalışan insana gereksinim bulunmaktadır. Çalışan insanın işyerinde üretim araçlarını kullanarak bir görev yapması, bir üretimi gerçekleştirmesi sırasında çeşitli etmenlerle karşı karşıya bulunması, meslek hastalıklarına yakalanmasına veya iş kazalarına maruz kalmasına neden olmaktadır.

Üretimin ana unsurlarını oluşturan işyeri ortamı, üretim araçları ve çalışan insan üretim süreci boyunca sürekli olarak iletişim ve etkileşim içinde bulunmaktadır. Bunun sonucunda ise çalışan insan, açısından çeşitli sorunlar gündeme gelmektedir. İşyerindeki çeşitli fiziksel ve kimyasal etmenler ile mekanik ve ergonomik etmenler çalışan insan üzerinde doğrudan ve dolaylı etkilere yol açmaktadır. Doğrudan etkiler sonucunda kısa sürede zehirlenme, uzun sürede ise meslek hastalığı gibi olaylar ortaya çıkmaktadır. İşyerindeki olumsuz çalışma koşullarının dolaylı etkileri ise iş kazaları şeklinde kendini göstermektedir.

İş kazalarının oluşmasında üretim teknolojisi, üretim araçları, çevre koşullarının yanında sosyolojik, psikolojik, fizyolojik birçok etken rol oynamaktadır. Ancak, iş kazalarının oluşmasına neden olan etkenlerin tümü temel iki etkene indirgenebilir. Bunlar işyerlerindeki güvensiz durumlar ile çalışanların yaptığı güvensiz davranışlardır.

Ekinoks Osgb

Asbest Nerelerde Bulunur?

  • Asbestli toprak çıkarılması ve kullanılması,
  • Asbestli dokuma endüstrisi (asbestli iplik, elyaf, dokuma yapımı),
  • Asbestli çimento endüstrisi (levha, boru yapımı vb.),
  • Yapı işleri (asbestli levha, boru, yalıtım malzemesi kullanımı, işlenmesi, kesilmesi vb.),
  • İzolasyon (ısı ve ses yalıtım mazemesi, ateşten koruma amacıyla levha, plaka, sargı materyali şeklinde kullanılması),
  • Kâğıt endüstrisi (asbestli kâğıt ve karton yapımı kesimi ve kullanımı),
  • Balata yapımı, işlenmesi  (fren ve debriyaj balataları) vb işler.
  • Asbestli conta imalatı ve işlenmesi,
  • Plastik yer karosu (marley) ve yer kaplama malzemesi imalatı,
  • Cam macunu kullanlıan işler
  • Bazı bölgelerimizde yapılan Pekmezler (maalesef pekmeze bazı bölgelerde asbest katılmaktadır )
  • Bazı bölgelerimizde köy evlerinin badana ve damlarında asbest kullanılması
  • Yanmaz kumaş imalatında kullanılması

16 Kasım 2015 Pazartesi

Asbest Söküm Uzmanının Görev ve Yetkileri

    • Asbestli toprak çıkarılması ve kullanılması,
    • Asbestli dokuma endüstrisi (asbestli iplik, elyaf, dokuma yapımı),
    • Asbestli çimento endüstrisi (levha, boru yapımı vb.),
    • Yapı işleri (asbestli levha, boru, yalıtım malzemesi kullanımı, işlenmesi, kesilmesi vb.),
    • İzolasyon (ısı ve ses yalıtım mazemesi, ateşten koruma amacıyla levha, plaka, sargı materyali şeklinde kullanılması),
    • Kâğıt endüstrisi (asbestli kâğıt ve karton yapımı kesimi ve kullanımı),
    • Balata yapımı, işlenmesi  (fren ve debriyaj balataları) vb işler.
    • Asbestli conta imalatı ve işlenmesi,
    • Plastik yer karosu (marley) ve yer kaplama malzemesi imalatı,
    • Cam macunu kullanlıan işler
    • Bazı bölgelerimizde yapılan Pekmezler (maalesef pekmeze bazı bölgelerde asbest katılmaktadır )
    • Bazı bölgelerimizde köy evlerinin badana ve damlarında asbest kullanılması
    • Yanmaz kumaş imalatında kullanılması

Asbest Tehlikesine Karşı Önlem

  • Asbest yerine yapay liflerin kullanılması,
  • Toz oluşturan işlemin kapalı sistemde yapılması,
  • Toz oluşunun önlenmesi için, önceden ıslatma veya su püskürtme yönteminin uygulanması,
  • Tozun ortama yayılmasını önlemek için lokal havalandırma sisteminin kurulması,
  • Tozlu işletmelerde belirli aralıklarla ortamdan örnekler almak suretiyle havadaki toz miktarı ve cins tayininin yapılması,
  • Koruyucu olarak uygun toz maskesi, toz tutmayan kumaştan yapılmış ve toz birikmesine imkan vermeyecek şekilde cepleri kapalı iş elbisesi kullanımının sağlanması.Asbeste Karşı Alınabilecek Tıbbi ÖnlemlerTIBBİ ÖNLEMLER
  • İşe giriş muayeneleri
  • Aralıklı (periyodik) kontrol muayeneleri
  • İşten ayrıldıktan sonraki muayeneler
  • Sağlık eğitimi (Sigara, Maske kullanımı vb

13 Kasım 2015 Cuma

İş Güvenliğinin Önemi

İş kazalarının önlemekteki temel amaç :

– Çalışanların can güvenliğini korumak
-Üretimin güvenliği ve sekteye uğramamasını sağlamak
-İşletmenin güvenliğini sağlamak
-Çevreye verilebilecek zararı önceden öngörerek zarar vermemek

İş Güvenliğinin Önemi

İş kazalarının önlemekteki temel amaç :

– Çalışanların can güvenliğini korumak
-Üretimin güvenliği ve sekteye uğramamasını sağlamak
-İşletmenin güvenliğini sağlamak
-Çevreye verilebilecek zararı önceden öngörerek zarar vermemek

12 Kasım 2015 Perşembe

Meslek Hastalıkları

İşçinin çalıştığı işyerinde yaptığı işin niteliğine göre sürekli  tekrarlanan hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleridir. İş tüzüğüne göre meslek hastalıkları :

-Mesleki cilt hastalıkları
-Kimyasal nedenlerden dolayı olan meslek hastalıkları
-Fiziksel etkilerle olan meslek hastalıkları
-Mesleki  bulaşıcı hastalıklar
-Mesleki solunum sistemi hastalıkları

Asbest her yerde

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) “kanserojen maddeler” listesinde yer alan, Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’de 2010’da yasaklanan asbestin, bu tarihe kadar son 10 yılda 130 bin ton ithal edildiği ortaya çıktı. Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı (ÇESAM) Baran Bozoğlu, “Bu miktara, önceki yıllar ve Türkiye’de üretilenler de eklendiğinde bugün yaşam alanlarımızda yüzbinlerce ton asbest bulunuyor” dedi. Sanayide yoğun olarak kullanılan bu atıklarının, nerede olduğunun bilinmemesi de tehlikeyi daha da artırıyor.
‘Beyan’ edilmiyor
ÇESAM Başkanı Bozoğlu, 2010 yılında kullanımı ve ticareti Bakanlar Kurulu kararı ile yasaklanan asbeste dikkat çekti. Yasaklanana kadarki 10 yılda 130
bin ton asbest ithal edildiğini söyleyen Bozoğlu, daha önceki yıllarda dikkate alındığında Türkiye’de yüzbinlerce ton asbset olduğunu söyledi.
Asbestin hayatın her alanında olduğunu dile getiren Bozoğlu, bulunduğu alandan söküldükten sonra tehlikeli atık olarak tanımlanan asbestin Türkiye’de kaydının sağlıklı tutulmadığını kaydetti.
Eski yapıların, endüstriyel tesislerin yıkılması veya restore edilmesi sürecinde asbestin nereye gittiğinin “beyan” üzerinden takip edildiğini belirten Bozoğlu şu örnekleri verdi:
“Kuito gemisi Aliağa’da söküme alınmadan önce asbest yönünden incelenmedi. Karacabey/ Bursa’daki fabrika binalarında hiç bir önlem alınmadan, çatılar, kazanlar, konserve teneke kutu baskı hattı her şey asbestli olmasına karşın, denetimsiz, asbest uzmanı ve olmadan söküldü.
Ambarlı’da EÜAŞ’a ait Fueloil fabrikasının neredeyse tamamında yoğun asbest bulunuyor. Raporlarda da yer alan bu bilgiye rağmen herhangi bir önlem alınmadı. Bu fabrikada çalışan işçilerin kanser olduğu biliniyor. Pendik’de Cargill’in eski fabrikasının 2013 yılında kontrolsüz sökülmesine göz yumuldu. Daha da vahimi sökülen malzemelerin nereye gittiği bilinmiyor.”

Herkesi tehdit ediyor
Yalnızca söküm işinde çalışan işçilerin değil, halkın ve doğanın da tehlike altında olduğuna söyleyen Bozoğlu, rist altında çalışanları şöyle özetledi: “Madeni üretim işçileri, araba tamircileri, kaynakçılar, altın, gümüş üretim sanatkarları, buhar kazanı, ateş kazanı yapımcılarını, kimyagerler, itfaiyeciler, gaz istasyonunda, yağ rafinerisinde çalışanlar, jeneratör operatörleri, elektrik santralında çalışanlar, demiryolu işçileri, tersane işçileri, yanmaz kumaş tekstil işçileri, yer döşemecileri, inşaat mühendisleri.”
Zararları say say bitmez
Asbest, solunum veya içme suyu yoluyla vücuda girdiğinde başta kanser, akciğer zarları arasında sıvı toplanması, kireçlenme, akciğer zarı kalınlaşması ve akciğer dokusunda bağ dokusu oluşumu hastalıklarına neden oluyor. Ayrıca ciltte yaralara neden olabiliyor. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), kanserojen maddeler listesinde asbest maddesi, kesin kanserojen tanımlanması ile 1. grupta sınıflandırıyor. Sağlığa dair kayıtlar uygun tutulmadığı için ülkemizde asbest nedeniyle kanser olan ve yaşamını yitiren insan sayısı net olarak bilinmiyor.
Kaynak:Cumhuriyet

11 Kasım 2015 Çarşamba

İş Hijyeni ve Uygulamaları

Etiketler ve işaretler

  • İşyerlerinde Karşılaşılabilecek Kimyasal Etmenler
  • Kimyasal Etmenlere Karşı Işyerinde Alınabilecek Önlemler
  • İşyerlerinde Karşılaşılabilecek Fiziksel Etmenler
  • Fiziksel Etmenlere Karşı Işyerinde Alınabilecek Önlemler
  • Ergonomik Etmenler
  • Etiketlemenin Önemi
  • Renklerin Kullanımı

Yangın Güvenliği Danışmanlığı

Kurum ve kuruluşlarda yangın önleme ve söndürme tedbirlerinin alınması ve idamesi maksadıyla, tesisin mevcut yangın söndürme kabiliyetlerinin günümüz teknolojik imkanları dahilinde gözden geçirilmesi 09.09.2009’da yayınlanan “Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine uygunluğunun kontrol ve adaptasyonunun sağlanması.

Bize Ulaşın Ekinoks Osgb.

İlkyardım Eğitimi

18 Mart 2004 tarih ve 25406 sayılı resmi gazetede yayınlanan İlkyardım Yönetmeliği madde 16`da; tüm kurum ve kuruluşlarda iş koluna göre istihdam edilen personelin %5`nin; ağır ve tehlikeli işler kapsamında bulunan işyerlerinde istihdam edilen personelin ise %10`unun Sağlık Bakanlığı Onaylı İlkyardım Eğitimi almış olması gerektiği belirtilmektedir.

Acil bir durum karşısında profesyonel ekipler gelene kadar, amaçsız çözümlerden ve yanlış müdahalelerden kaçınarak hasta/yaralıya çabuk, etkili ve en uygun müdahalede bulunmak için gerekli bilgi ve beceriyi kazandıracak bu ilk yardım eğitimini başarıyla tamamlayanlar Sağlık Bakanlığı onaylı sertifika ve kimlik kartı almaya hak kazanırlar.
Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı’nın ilkyardım ve İş Sağlığı-Güvenliği konusu ile ilgili yönetmeliklerinde yapılan değişikliklerle iş yerlerine ilkyardım eğitimi ve sertifikası almış eleman bulundurma yükümlülüğü getirilmiştir.

Yangın Güvenliği Danışmanlığı

Kurum ve kuruluşlarda yangın önleme ve söndürme tedbirlerinin alınması ve idamesi maksadıyla, tesisin mevcut yangın söndürme kabiliyetlerinin günümüz teknolojik imkanları dahilinde gözden geçirilmesi 09.09.2009’da yayınlanan “Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine uygunluğunun kontrol ve adaptasyonunun sağlanması.
Bize Ulaşın Ekinoks Osgb.

10 Kasım 2015 Salı

Yüksekte Çalışma Eğitimi

Eğitimin programının amacı yükseklerde ve düşme riskinin olduğu alanlarda çalışma yapa
n kişilerin, güvenli çalışma yöntemlerini ve ekipmanlarını etkin bir şekilde kullanabilme becerisi kazandırmak

Bu kapsamda yüksekte çalışma yapan kişilerin çalışma alanı ile ilgili risk analizi yapabilme becerisi kazandırarak çalışma planı oluşturabilmesi, kişisel koruyucu donanım bilgisi edinerek bunların teknik özellikleri, kullanımı, bakımı, depolanması hakkında yetkinliğe sahip olmasını sağlamak. Yükseğe güvenle ulaşan katılımcılar, pozisyon alma ve düşme durdurma sistemlerini kullanarak çalışabilme becerisi kazanacaklardır.

Acil Durum Eğitimi ve Tatbikatı

Yangın, doğal afetler, basınçlı kap veya kimyasal madde patlaması, sabotaj, terör saldırısı gibi akli durumlar için yapılması gerekli çalışma, planlama ve tatbikatların tümüne acil eylem planlaması diyoruz…

9 Kasım 2015 Pazartesi

Asbest Hastalığı

Asbest Hastalığı

Akciğer zarı tümörlerinin büyük bir kısmı metastatik kanserlerden kaynaklanmaktadır. Primer tümörlerinin oranı yüzde 3’ü geçmemektedir. En sık görünen plevral mezotelyoma (akciğer zarı) tümörü; akciğer zarının yanı sıra karın zarı, nadir olarak da kalp zarından kaynaklanmaktadır. Tümörün ülkelere göre dağılımı, bölgelere göre değişiklik göstermektedir.

ÇOK YAYGIN KULLANILIYOR
Asbest denilen maddeye maruz kalmak kanser oluşumu için çok önemlidir. Bu hastalığa yakalananların öykülerinde, yüzde 70 asbestle temas bulunmaktadır.
Asbest ile akciğer zarı tümörleri arasındaki ilişki, bilim adamları tarafından ilk kez 1960’da ortaya çıkarılmıştır.
Mesleksel maruz kalmanın dışında çevresel asbest tehdidi de özellikle Türkiye için önemli bir sorundur.
Asbest; Güneydoğu Anadolu’nun kırsal alanlarında halen evlerin boyanmasında yaygın olarak kullanılmaktadır. 
ORTALAMA OLGU YAŞI 60
Asbest, genellikle en çok Kanada’da üretilir ve dünyada pek çok endüstriyel faaliyetlerde rol oynar. Çatı kaplamalarından izolasyonlara ve araba balatalarına kadar hayatımızın pek çok alanına girmiştir. Dünyada kontrol altına alınmaya çalışılsa da Kanada’da hâlâ büyük oranda kullanılan en büyük gelir kaynaklarından biridir.
Akciğer zarı kanserleri, adeno karsinom grubuyla karıştırılabilir. Patologların bu iki hastalığın ayrımını çok iyi yapması gerekmektedir. Akciğer zarı kanserlerinin görülme sıklığı 40 ila 70 yaşları arasında yoğun olup ortalama olgu yaşı 60’tır.
NEFES DARLIĞI İLE ORTAYA ÇIKIYOR
Akciğer zarı tümörleri; göğüs ağrısı ve nefes darlığı ile belirti verir. Olguların yüzde 95’inde başlangıçta akciğer zarında sıvı mevcuttur. Öksürük, kilo kaybı ve ateş görülebilir.
Tümörün büyümesi ile plevral zar arasındaki boşluk tamamen kaybolur. Akciğer tamamen tümöral doku ile çevrelenir ve çalışamaz duruma gelir.
AĞRILAR ARTAR
Yutma güçlüğü, tümörün sinirler üzerine baskı yapması nedeniyle ses kısıklığı, kalp zarında sıvı toplanması, kafada ödem ve ağır nefes darlığı oluşması durumunda acil müdahale gerekir.
Hastalık belirtileri dayanılmaz ağrılara neden olur. Tümörün ilerlemesi ile nefes darlığı ve ağrının dozu artar. Akciğer zarını zırh gibi saran tümör, akciğerin hareketlerini sınırlar.

Daha detaylı bilgi uzmanımıza danışmak için sitemizi ziyaret edebilirsiniz

Her Gün 176 İş Kazası Oluyor

Türkiye’de, her 5-6  dakikada bir iş kazası meydana geliyor.

Ülkemizde ise her gün 176 iş kazası olmakta, 3 işçi yaşamını kaybetmekte ve 5 kişi iş kazası sonucu iş göremez hale geliyor.


Plato Meslek Yüksek Okulu İş Sağlığı ve İş Güvenliği Bölüm Başkanı Doçent Dr. Aslı Kotaman Avcı Türkiye’de, her altı dakikada bir iş kazasının meydana geldiğini söyledi.
Plato Meslek Yüksek Okulu İş Sağlığı ve İş Güvenliği Bölüm Başkanı Doçent Dr. Aslı Kotaman Avcı geçtiğimiz yıl Türkiye’de 74 bin 871 iş kazası yaşandığını ve bu iş kazalarında bin 700 kişinin hayatını kaybettiğini söyledi.
Madencilik sektörü %10,1 ile ilk sırada
İş kazası geçirenlerin sektörel dağılımına bakıldığında ilk sırayı madencilik ve taşocaklığı alıyor. Bu sektörü yüzde 7,7 ile elektrik, gaz ve su sektörü izliyor. Bu iki sektörü, yüzde 5,2 ile imalat sektörü, yüzde 4,6 ile inşaat sektörü ve yüzde 3,7 ile taşımacılık, haberleşme ve depolama sektörü izliyor.
Dünyada her dakika ise 4 işçi, iş kaynaklı hastalık veya kazalardan dolayı hayatını kaybediyor!
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2013 Yılı İşçi Görünümü Raporu’na göre; dünyada; 1,1 milyar işçi günlük 4 dolara çalışırken 50 milyon kadın ev işçiliği yapıyor. Ayrıca, dünyada çalışan çocuk işçi sayısı 168 milyon olarak açıklanırken 232 milyon kişi ise memleket ve ülkelerini terk etmiş göçmen işçi olarak çalışıyor. Her dakika ise 4 işçi, iş kaynaklı hastalık veya kazalardan dolayı hayatını kaybediyor.
• Kriz öncesi tahminlere göre dünyada her 15 saniyede bir işçi, iş kazaları veya meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetmektedir.
• Her gün yaklaşık 6 bin 300 kişi iş kazası veya meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını kaybetmektedir. Her yıl yaklaşık olarak 360 bin kişi iş kazası, 1 milyon 950 bin kişi ise meslek hastalıklarından dolayı yaşamını yitirmektedir.
• Her yıl 270 milyon iş kazası meydana gelmekte ve 160 milyon kişi meslek hastalıklarına yakalanmaktadır.
• Her yıl, çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerde, zehirli maddelerden dolayı 651 bin işçi yaşamını yitirmekte ve dünyada meydana gelen cilt kanseri hastalıklarının % 10?unun iş yerlerinde zehirli maddelerle temas yüzündenoluştuğu belirtilmektedir. ILO?ya göre bildirim ve kayıt sistemindeki eksiklikler nedeniyle çoğu ülke için gerçek rakamların daha yüksek olması kaçınılmazdır.
• Her yıl asbest yüzünden 100 bin kişinin yaşamını yitirdiği tahmin edilmektedir. Üstelik dünyada asbest üretimi 1970?lerden bugüne sürekli azalmasına rağmen, geçmiş dönemde temasta bulunanlar için risk hala devam emektedir.
• Her yıl silis tozundan kaynaklanan ve ölümcül bir akciğer hastalığı olan silikozis, on milyonlarca insanın hayatını etkilemektedir. Latin Amerika’da maden işçilerinin % 37?si bu hastalığa yakalanmıştır. Bu oran 50 yaşın üzerindeki işçilerde % 50?ye yükselmektedir. Hindistan’da taş kalem işçilerinin % 50?si ve taş kırma işçilerinin % 36?sı bu hastalığa yakalanmış durumdadır.
• ILO’ya göre tüm dünyada istihdam açısından önemli bir yer tutan inşaat sektöründe oldukça yüksek sayılarda iş kazası yaşanmaktadır. Sektörde mekanizasyon artmasına karşın el emeği hala büyük bir rol oynamaktadır. ILO rakamlarına göre tüm dünyada inşaat sektöründe her yıl 60.000 ölümcül kaza yaşanmakta ve buna göre her 10 dakikada bir kişi bu şekilde iş kazası sonucu yaşamını yitirmektedir.

Kaynak : milliyet.com.tr

Güvenlik Raporu

Büyük Endüstriyel Kazaların Kontrolü hakkında Yönetmelik gereğince ‘üst seviyeli kuruluş’ olarak nitelenen kuruluşlarca ‘Güvenlik Raporu’ düzenlenmesi gerekmektedir.

Ekinoks OSGB -http://www.ekinoksosgb.com/guvenlik-raporu/

Yangın Eğitim Tatbikatı

Kurum ve kuruluşlarda yangın önleme ve söndürme tedbirlerinin alınması ve idamesi maksadıyla, tesisin mevcut yangın söndürme kabiliyetlerinin günümüz teknolojik imkanları dahilinde gözden geçirilmesi 09.09.2009’da yayınlanan “Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine uygunluğunun kontrol ve adaptasyonunun sağlanması.
www.ekinoksosgb.com

8 Kasım 2015 Pazar

İş Kazalarına karşı alınacak önlemler


  • İş kazalarının birçok nedeni olmakla birlikte bu nedenlerin başında işçilerin yaptıkları işle ilgili eğitimsizlikleri ve dikkatsizlikleri ile işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almamaları gelmektedir. Ülkemizde iş kazalarının oranı gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında oran yüksektir. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 2008 yılı verilerine göre 2008 yılında toplam 72963 iş kazası yaşanmıştır. İş kazaları sonucunda 865 kişi hayatını kaybetmiştir. Son zamanlarda Bursa ve Balıkesir deki bazı maden ocaklarında meydana gelen iş kazalarında maalesef işçilerimiz hayatlarını kaybetmişlerdir. Bu durum, başta can kaybına uğrayanların yakınları olmak üzere hepimizi derinden üzmüştür.
    İş kazalarını önlemeye yönelik düzenlemeler ve sorumluluklar
    Son yıllarda iş kazasını azaltabilmek için iş mevzuatında önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu bağlamda 26.05.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5763 sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun ile 01.01.2009 tarihinden itibaren çalıştığı işle ilgili mesleki eğitim almamış işçilerin ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmayacağı hükmü getirilmiştir. Mevzuatımıza göre çalışanların ağır ve tehlikeli işlerde çalışabilmeleri için mesleki eğitim ile iş sağlığı ve güvenliği eğitimi almaları gerekmektedir.
    4857 sayılı İş Yasası 83.maddesi ile işçiye iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasını isteme hakkını getirmiştir. Yasa koyucu bu düzenleme ile iş sağlığı ve güvenliğini korumak için bireyin kendisine de sorumluluklar yüklemiştir.  İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği açısından sağlığını bozacak veya vücut bütünlüğünü tehlikeye sokacak yakın, acil ve hayati bir tehlike ile karşı karşıya kalan işçi, iş sağlığı ve güvenliği kuruluna başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul aynı gün acilen toplanarak kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar işçiye yazılı olarak bildirilir. İş sağlığı ve güvenliği kurulu ile işveren veya vekilinin işçinin başvurusuna ilişkin yazısına ne kadar bir sürede cevap verecekleri Yasa’da belirtilmemiştir. Bize göre konu insan yaşamını ilgilendirdiği için kurulun veya işveren/vekilinin mümkün olan en kısa sürede işçinin talebine cevap vermeleri gerekir. İş sağlığı ve güvenliği kurulu, işçinin talebi yönünde karar verirse işçi, gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbiri alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. İşçinin çalışmadığı süre içerisindeki ücret ve diğer hakları saklıdır. İşçi, iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri alınıncaya kadar geçecek sürede çalışmadığı günlerin ücret, ikramiye ve diğer haklarını işverenden talep edebilecektir. Çalışılmayacak olan sürenin yasada ne kadar olacağı açıkça belirtilmediğinden iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tedbirler alınmadığı sürece işçinin çalışmadığı günlere ilişkin ücretleri ve diğer hakları ödenecektir. Ayrıca işçi işyerinin bağlı olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ilgili bölge müdürlüğüne de dilekçe ile başvurup işyerinde iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin olmadığını belirterek, bu durumun giderilmesini isteyebilir. Yasanın vermiş olduğu bu haklardan çalışanlarımızın büyük bir kısmı maalesef bilgi sahibi değildir. Bu hakkın çalışanlar tarafından etkin bir şekilde kullanılması iş kazalarının azalmasına katkı sağlayacaktır.
    4857 sayılı İş Kanunu’na göre işverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmakla yükümlüdürler.
    İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar.
    Devlet, iş kazalarını önlemek ve çalışma hayatının düzen içerisinde yürümesini sağlamak amacıyla çalışma hayatı ile ilgili mevzuatın uygulanmasını izler, denetler ve teftiş eder. Devlet bu ödevini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı ihtiyaca yetecek sayı ve özellikte teftiş ve denetlemeye yetkili iş müfettişlerince yapılır. İş Kazalarının önlenmesi konusunda iş müfettişleri bu alanda en deneyimli kamu görevlileridirler. İş müfettişleri bugüne kadar iş kazalarının önlenmesi için bilgi birikimlerini işçi ve işverenlerle paylaşarak kazaların önlenmesinde büyük rol oynamışlardır.
    Türkiye iş teftiş kurumu kurulmalı
    İş kazaları sonuçları itibarıyla o kadar önemlidir ki bu önemi sebebiyle iş sağlığı ve güvenliği sadece devlete bırakılamaz. Bu bağlamda sendikaların ve diğer bazı sivil toplum örgütlerinin de taşın altına ellerini koyma zamanı gelmiştir. Bu konuda sivil toplum örgütlerinin de yönetiminde yer alacağı Türkiye İş Teftiş Kurumu vb. ad altında idari ve mali özerkliğe sahip Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı bir birim oluşturulmalıdır. Bu birime Bakanlık İş Teftiş Kurulu Başkanlığı bağlanmalıdır. Böyle bir yapıda sorumluluklar paylaşılacak, sivil toplum örgütleri aktif olarak yönetimde yer alacak, devlette her iş kazası sonucunda suç işlemiş insanlar gibi sürekli suçlanmayacaktır. Yönetimde katılımcılık iş sağlığı ve güvenliği alanında birçok sorunun çözümüne katkı sağlayabilir. Örneğin İngiltere’de çalışma hayatını teftiş eden birimin yönetim kurulunda değişik sivil toplum örgütleri mensupları vardır. Ülkemizde yönetiminde sivil toplum örgütlerinin yer aldığı Sosyal Güvenlik Kurumu gibi kurumlar vardır.
    İş kazasında kusurlu olan işverenin teşhir edilmesi
    İş sağlığı ve güvenliğini yerine getirmeyip kazalara ve ölümlere sebebiyet veren ve bu durumun varlığı da yapılan yargılama sonucunda tespit edilen işverenler gazetelerde ilan edilmelidir. Yapılacak olan ilanın parası da bu işverenlerden tahsil edilmelidir. Şüphesiz ki böyle bir düzenleme sonucunda işverenler iş kazalarını önleme konusunda daha dikkatli olma yönünde gayret göstereceklerdir.
    Eğitim ve bilinçlendirme
    Her işyerinin başına devletin bir müfettiş tahsis etmesi mümkün değildir. Dolayısıyla İş kazalarının önlenmesi, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınması ve bu tedbirlere uyulması bir kültür ve eğitim meselesidir. İşveren önlemenin ödemekten daha kolay olduğunu, işçinin ise iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uymamasının sonucunu hayatı ile ödeyeceğini bilmesi gerekir.
    Çalışanlarımızın iş hukukundan doğan hakları konusunda bilinçlendirilmesi ve eğitim seviyelerinin yükseltilmesi gerekmektedir. Bunun içinde devlete, sendikalara, meslek kuruluşlarına, basın ve yayın kuruluşlarına görev ve sorumluluklar düşmektedir.
    Yasaların çalışanlara vermiş olduğu ‘iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmasını isteme hakkını’ işyerinde bu tür sorunlar varsa çalışan her birey kullanmalıdır. Herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi durumunda iş kazaları önemli ölçüde azalarak gelişmiş ülkeler ortalamasına hatta bu ortalamanın da altına düşmesi mümkün olacaktır.
    İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin mevzuat hükümlerine işçi, işveren ve ilgili diğer kesimlerin titizlikle uyması gerekir.
    İşçilerin iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmaması iş mevzuatında hukuki ve cezai yaptırımlara bağlanmışsa da bu durum doğrudan insan yaşamını ilgilendirdiğinden işverenlerin insan yaşamının kutsal olduğu gerçeğinden hareketle bu konuda sosyal sorumluluk bilinci doğrultusunda gerekli hassasiyeti göstermeleri gerekir.

İş Güvenliğinin Amacı

  • İş ortamında var olan tehlikeleri bertaraf ederek risklerin minimize edilmesiyle çalışanı iş kazalarından, meslek hastalıklarından koruyan, Üretim güvenliğini temin ederek, zamanın ve kişisel performansın da maksimum verimlilikte kullanılmasını sağlayan, işyerlerinde kullanılan her türlü araç, gereç ve makine ile bina güvenliğini risk altında tutabilecek diğer unsurların güvenlik denetimini yapabilecek, işçinin ve iş ortamının güvenliğinin yanı sıra işyeri çevresinin de güvenli alanlar olarak kalmasını sağlayabilecek meslek elemanları yetiştirmektir.